1 4 Şubat tarihli yazımda “Bağış ve Yardımlara İlişkin Vergisel Rejimde Değişiklik İhtiyacı“ konusunu ele almış, sınır ötesi hayırseverlik faaliyetlerinin türlerinden (dolaysız/dolaylı) bahsederek bu faaliyetlerin Türk Vergi Mevzuatı açısından tanım eksikliğine ve vergisel rejime bağlanması gereğine dikkat çekmiştim.
Yazıma, www. dunya.com üzerinden erişebilirsiniz. Bu yazıda ise yine OECD’nin 2020 yılında yayınlanan “Taxation and Philanthropy”* raporundan hareketle, sınır ötesi bağışlara ilişkin vergisel rejim tartışmalarına devam ediyoruz.
Yerel düzeyde hayırseverlik için çoğu ülkede teşvikler oldukça yaygın bir şekilde kullanılmasına rağmen, hayırseverliğe daha küresel bir yaklaşım söz konusu olduğunda vergisel rejim tüm ülkelerde oldukça korumalı bir görünüm taşıyor. Sınır ötesi hayırseverlik faaliyetleri, vergisel rejim açısından ikili biçimde ele alınabilir. Birincisi, sınır ötesi yapılan bağışlar-ki bu esasında bağışın türü ve konusuyla ilgilidir- ikincisi ise sınır ötesinde faaliyet gösteren hayırsever kuruluşların tabi olacağı vergisel muamele ile ilgilidir.
Ancak ikincisi, diğer ülkelerde faaliyetler yürüten yerel kamu yararına organizasyonları (Public Benefit Organisation) ve varlık transfer eden fonları veya daha yaygın olarak kamu yararına organizasyonlara veya diğer ülkelerdeki diğer kuruluşlara bağış yapan yerel organizasyonları da içerir. Çoğu ülke, yabancı hayırsever kuruluşlar için vergi ayrıcalıkları sağlamasa da birçok ülke, iç hukukta tercihli vergi rejimi uyguladığı kuruluşların çeşitli durumlarda yurtdışında faaliyet göstermesine izin vermektedir.
Sınır ötesi faaliyet gösteren organizasyon/fonların vergisel rejimi
Çoğu Avrupa ülkesi, birlik içinde veya Avrupa ekonomik alanı içindeki karşılaştırılabilir hayırsever kuruluşlara yerel kuruluşlarla aynı şekilde davranmaktadır. Karşılaştırılabilir muamele sağlama gerekliliği, Avrupa Birliği Adalet Divanı** içtihadından kaynaklanmaktadır. AB'nin bazı Üye Devletleri de dahil olmak üzere çok sayıda ülke (39 ülkeden 16’sı), kamu yararına çalışan yabancı organizasyonlara vergi imtiyazı sağlamadığını belirtmiştir.
Sınır ötesi bağışlarda tartışmalı hususlar
Küresel açıdan korumalı görünümde tartışılan sorunlar şunlarla ilgilidir:
Sınır ötesi bağış yapan gerçek ve tüzel kişiler için teşvikler (matrahtan indirim, iade, eşleşen bağış) Basitçe söylemek gerekirse, eşleşen bağış, bir şirket çalışanın parasal bağışının kar amacı gütmeyen bir kuruluş üzerinden şirketle ile eşleştirilmesidir. Çalışan, bir bağış yaptığında şirket önceden kararlaştırdığı bir oranda (1:1, 2:1) aynı kuruluşa bağış yapmaktadır.
Şirketler, bu programları özellikle çalışanlarının önemsediği kuruluşları desteklemek için tasarlamaktadırlar. Şirketler, bu yöntemi markalarını geliştirmek, topluma faydalı olmak ve cömert bir çalışma ortamı yaratmak için önemli bir yol olarak görüyor.-Sınır ötesi sağlar arası bağışlarla ilgili teşvikler.
Sınır ötesi bağış veya intikallere ilişkin diğer vergisel hususlar (ivazsız bağışlar, veraset ve intikal vergisinden muafiyetler, mülkün elden çıkarılması durumunda değer artış kazancı gibi)
Sınır ötesi bağışlarda vergi kolaylıkları nasıl işlemektedir?
Yabancı kuruluşlara yapılan bağışlar için vergi indiriminin sağlandığı üç durum vardır: Birincisi, AB Adalet Divanı kararlarına tabi olan birlik üyelerini ve ekonomik alanı kapsar. Divan, hayırsever bağışlarla ilgili genel bir ayrımcılık yapmama ilkesi geliştirmiştir. İkincisi, bazı ülkelerin sınır ötesi vergi indirimine izin veren ikili anlaşmaları vardır.
Üçüncüsü, bazı ülkelerin yabancı kamu yararına organizasyonları sınırlı koşullarda tanıma ve bu kuruluşlara yapılan bağışlar için vergi indirimine izin verme süreci vardır. Tüm bu hususlar mevzuatımızda ele alınması gerekenlere ilişkin önemli bir veri niteliği taşımaktadır.
Mevzuat düzenlemelerinde bu verilerden hareket edilmesi uluslararası gelişmelere uygun olacaktır. * OECD (2020), Taxation and Philanthropy, OECD Tax Policy Studies, No. 27, OECD Publishing, Paris, https://doi. org/10.1787/df434a77-en. ** Centro di Musicologia Walter Stauffer v Finanzamt München für Körperschaften [2006] Case-386/04, 14 September 2006 (Stauffer’s case)