Tarafların, aralarındaki iş akdini karşılıklı anlaşmayla sona erdirmelerini konu alan ikale (bozma) sözleşmeleri, Türk hukuku açısından 1475 sayılı İş Kanunu’nda değişiklik yapan 4773 Sayılı Kanunun iş güvencesine ilişkin getirdiği hükümler sonrası sıklıkla görülmeye başlamıştır. İş akdinin klasik sona erme nedenlerinden farklı olan ikale, kavram veya sözleşme türü olarak İş Kanunu yahut Borçlar Kanununda tanımlanmamıştır.

İşçi ve işverenin karşılıklı anlaşması sonucu işçinin elde ettiği maddi edimlerin gelir niteliği ve buna bağlı olarak nasıl vergilendirileceği hususları özel hukuk tartışmalarından bağımsız vergi hukuku uygulamasında tartışmaya neden olmuştur.

Karşılıklı anlaşma sonucu elde edilen çeşitli edimlerin Gelir Vergisi Kanunu’nda (GVK) düzenlenmemesi nedeniyle vergiye tabi olmaması gerekmekteydi. Nitekim vergi yargısı da bazı aksi kararlar olsa da nihai olarak bu edimlerin vergilendirilemeyeceği yönünde karar verdi*.

Yasa koyucu yaklaşımı

Uyuşmazlıklardaki artış ile konu yasa koyucunun gündemine taşındı. GVK m.61/7’de 27/3/2018 yürürlük tarihli yapılan değişiklikle hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar ücret olarak nitelendirilmiştir.

GVK’nunun da 30.01.2019 yürürlük tarihli yapılan değişiklikle (Geçici 89.md) 27/3/2018 tarihinden önce karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar üzerinden kesilerek tahsil edilen gelir vergisi, mükellefin düzeltme zamanaşımı süresi içerisinde tarha yetkili vergi dairelerine başvurmaları ve dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri şartıyla Vergi Usul Kanununun düzeltmeye ilişkin hükümleri uyarınca iade edileceği kabul edilmiştir.

Sorun çözülmedi

27/3/2018 tarihi ve sonrasında bu kapsamda yapılacak ödemelerden vergi alınacağı kanunla belirlendi ancak 5 yıllık düzeltme zamanaşımı süresi içinde ve bu tarihten önce iş sözleşmesi ikale ile sona eren mükellefler için sorun çözülmedi. Mükellefler, önce idareye hata-düzeltme başvurusu yaptılar, idarenin başvuruları reddi üzerine de konuyu yargıya taşıdılar.

İçtihatlar değişti

Kanun öncesi dönem için açılan davalarda mahkemeler, kanun değişikliği yapıldığını da göz önünde tutarak mükelleflerin söz konusu tutarları Vergi Usul Kanunu hata-düzeltme hükümleri çerçevesinde geri alabileceği yönünde karar verdi. Ancak Danıştay 4. Dairesi, yapılan tartışmanın hukuki nitelikte olduğu ve VUK hata-düzeltme hükümlerinin uygulanamayacağı yönünde içtihat tesis etti.

Vergi Dava Daireleri Kurul Kararı

Uyuşmazlıkların devam etmesi üzerine son sözü VDDK söyledi. Kararda, mülkiyet hakkına vergi yoluyla yapılacak müdahalelerin temel dayanağı olan kanunların belirlilik koşulunu sağlaması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Buradan hareketle, 27/03/2018 tarihinden önce yapılan ikale sözleşmesi kapsamında yapılan ek ödemenin gelir vergisine tabi olmadığı ve uyuşmazlığın çok sayıda yargı kararı uyarınca herhangi bir kuşku ya da hukuki tartışmaya meydan bırakmayacak şekilde açık bir vergi hatası niteliğinde olduğu yönünde karar verilmiştir.

(E.2022/1554, K.2023/509, T.24.05.2023). Buna göre, söz konusu mükellefler hata düzeltme başvurusu ile vergi iadesi isteyebileceklerdir.

*Bu konuda bkz. A.Selçuk Özgenç, Gelir Vergisi Kanunu Açısından İkale Sözleşmesi, MUHFD,2016, 22/2, s. 115 – 130. https://dergipark.org.tr