Varlık barışında vergi iadesi sorunları
Vergisel bir uygulama olarak varlık barışı, küresel düzeyde hükümetlerin zaman zaman başvurduğu bir yasama tercihidir. Arkasındaki neden, ülkeler bakımından politik yahut iktisadi olabilir.
Bu yol ile temel olarak, kayıt dışı varlıklar kayıt altına alınmakta, maliye politikası bakımından öncelenen amaçların hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. Meselenin anayasal ve doktriner tartışmalarını bir kenara bırakırsak uygulamadaki aksaklıklar hedeflenen amacın gerçekleşmesi bakımından tartışmaya neden olabilmektedir.
Ülkemizde, Varlık Barışına ilişkin son düzenleme, Kurumlar Vergisi Kanunu’na eklenen geçici 15. madde ile yapılmış, mükelleflerin 31/3/2023 tarihine kadar düzenlemeden yararlanabileceği belirlenmişti.
Kanunun kapsamı
En genel biçimde, mükellef olsun ya da olmasın yurt dışında bulunan varlıklar ( para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları) için tüm gerçek ve tüzel kişilerin, yurt içindeki varlıklar için ise (Türkiye’de olan ancak kanuni defterlerde yer almayan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar) sadece gelir vergisi veya kurumlar vergisi mükelleflerinin kanundan yararlanacağı kabul edilmişti.Yurt dışı varlıkların bildiriminde vergi oranı
Kanun ile banka ve aracı kurumlara bildirilen yurt dışındaki varlıkların değeri üzerinden bildirim tarihine göre (30.9.2022/3 1.12.2022/31.3.2023) %1, %2, %3, oranında hesaplanacak verginin bildirim esnasında banka ve aracı kurumlara peşin olarak ödeneceği kabul edilmişti.Verginin iadesi
Kanuna göre, bildirilen varlıkların, Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılan hesaplara transfer edildiği veya yurt dışından getirilerek bu hesaplara yatırıldığı tarihten itibaren en az 1 yıl süreyle bu hesaplarda tutulması halinde vergi %0 olarak uygulanacaktır. Bu durumda, bildirim esnasında peşin ödenen vergiler, bildirim sahibinin düzeltme zamanaşımı süresi içinde ilgili vergi dairesine başvurusu üzerine iade edilecektir.Tartışma noktası
Tartışmalardan biri, tutar faydalarının hesaptan çekimi ile ilgili. Hesaba yatırılan tutarların semere ve faydalarının 1 yıldan önce hesaptan çekilmiş olması halinde kanunda öngörülen hesapta tutulma şartının ihlal edilip edilmediği meselesi yorum farklılığına neden olabilmektedir. Ancak Kanun’da yer almayan bir yorumla iade talebinin reddi kıyas yasağına varan biçimde vergi alınması sonucuna yol açabilir.Olması gereken hukuk
Kanun koyucu, yasada, varlığın hangi tasarruf aracı ile değerleneceğine yönelik bir belirleme yapmamıştır. “Tutmak” ifadesi Türk Dil Kurumu sözlüğünde, 46 anlama sahiptir. Bunlardan bazıları şu şekildedir; “Elde bulundurmak”, “Bir şeyi belleğe yerleştirmek”, “Biriktirmek, tasarruf etmek”, “Herhangi bir durumda kalmasını sağlamak”, “Bir yerde kalmasını sağlamak” vb. Kanunun amacının söz konusu varlıkların milli ekonomiye kazandırılması olduğu göz önüne alınınca, tutmak ibaresinden anlaşılması gereken, paranın sözlük anlamlarından da hareketle Türkiye’de bulundurulmasıdır. Ayrıca getirilen varlığın hiçbir tasarruf aracına yatırılmadan bekletilmesi de hayatın olağan akışına aykırıdır. Kanun koyucu, hesapta tutulma ifadesiyle paranın herhangi biçimde 1 yıl süreyle yurt dışına çıkarılmaması şartını aramıştır. Kanun maddesinin, mülkiyet hakkının ayrılmaz bütünü olan getirilerinden faydalanmayı engelleyecek şekilde dar yorumlanması, düzenlemenin amacına aykırı bir görünüm taşımaktadır. İade yönünden kanun koyucunun aradığı temel şart, söz konusu varlığın Türkiye’de bulundurulması şartı olup aksi yaklaşım ile iade talebinin reddi vergilerin tabi olduğu anayasal kurallara aykırılık taşıyacaktır. Bu nedenle, iade taleplerinde bu hususların göz önünde tutulmasının, idare ve mükellefler arasında olası uyuşmazlıkları önleyeceği düşünülmektedir.
GNDO LEGAL